Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlk 50 oyununu bir an önce kaybet!

Bir ictenchan.wordpress.com blogunda  okudum. Go oyunu için bir atasözü varmış:  "İlk 50 oyununu bir an önce kaybet!" Özellikle hemen vazgeçenler için çok güzel bir atasözü. Küçükken fazla oyun oynamamış, spor oyunlarını bile fazla öğrenmemiş biri olarak, hayatımda çok sık yaptığım hatalardan bu. Bırakıyorum, sanki her şeyi baştan mükemmel yapmam gerekiyormuş gibi. Oysa hayatın ipucularından "çalışmak,kaybetmek, yine çalışmak" . Kaybetmeyi baştan kabullenip, hızlıca kaybetme aşamalarını geçmek.. Böylece hedefe daha kısa sürede ulaşılır. (Bu kavramın benzerini "fail fast, go forward" yazımda da yazmıştım ) Masa tenisini 26 yaşında öğrenmeye başlayan biri olarak, ilk başlardaki yenilgilerime taksaydım, ki hala yeniliyorum, arkadaşlarla harika geçen o zamanı hiç yaşamamış olacaktım. Çok büyük kayıp olacaktı.

Suits

İş dünyasından dizileri severim, öğretici yanları çok olur. Bu dizi de onlardan biri. Davalar, avukatlar, hukuk dünyası.. Gerçeği ne kadar yansıttığını bilmiyorum ama hiç anlamadan dizi bitiyor, sevdiğimi ya da sıkıldığımı düşünmeme fırsat bile vermeden Avukatlardan birinin profesyonel birinin çaylak oluşu ve profesyonelin duygusuz gibi görünmesine rağmen, nadiren asistanını gizliden koruma çabalarını izlemek hoş oluyor

Empati_ Adam FAWER

Duyguların hissedilişi, dokunma, koku, işitme biçimleriyle.. Duyguların kontrolü Hisler Hayatın bilinmeyen gerçekleri her ne kadar kurgu boyutunda anlatılmış olsa da.. Enteresandı, havada uçuyormuş hissinde okudum. Elijah ve Winter'ın, Laszlo'nun öyküsünü çok severek okudum Elijah'ın dokunma fobisi, insanların içinde gezinememesi Winter'ın kemanını dinleyenlerin ona aşık olması Hayatta kaybolduklarını düşünen insanlar.. Böyle romanlarda sevdiğimiz fobili farklı karakterleri normal hayatta pek kabullenemediğimizi düşündürdü bana şimdi

Mükemmellik üzerine Can Dostum Filminden

“Mükemmel değilsin. Seni şüpheden kurtarayım tanıştığın o kız da mükemmel değil. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız. Önemli olan bu... " Son zamanlarda eksiklik algısı üzerine düşünüyorum. Bence hep mükemmelliği arıyoruz ama hep bir şeyler eksik ve öyle olacak. Mükemmellik imgesinden vazgeçmek istiyorum bugünlerde çünkü mükemmelliği düşündükçe hiçbir şey yeterli gelmiyor ve mutlu olmuyorum. Buna rağmen yukardaki cümle öyle güzel ki.. Alt beyinsel bir şey mi? Salt gerçeklik mi? 

About Career Path

http://www.forbes.com/sites/dailymuse/2012/06/27/how-i-figured-out-what-i-wanted-to-do-with-my-life/ Hangi konuda çalışmak istediğini bulmak lazım. Başarının sırrı (her alanda), kendini bilmenin derecesi ile doğru orantılı  http://www.forbes.com/sites/parmyolson/2012/06/26/four-steps-to-finding-inspiration-from-an-idea-dj/

Mülakattan hisse

Geçenlerde ODTÜ İktisat yüksek lisans mülakatına girdim. Niyet mektubuma ekonometrinin hata terimi üzerine kurulu olmasının beni etkilediğinden bahsetmiştim. Oysa ki salaklıkmış, mülakatta okuyan hoca güldü. Bu senin ezbere eğitim aldığını gösterir dedi. Ben de evet dedim O andan sonra canım bir şeye çalışmak istemiyor

Continuum

Yıl 2077. Şirketler başta ve tüm dünyayı yönetiyorlar. Fikir güzel, hatta şimdi bile öyle olabilir. Bilim kurgu izlemek bana iyi geliyor. Kendimi daha akıllı ve mutlu hissettiriyor. Belki sanal bir şey ama iyi geliyor.  Dizi müthiş sürükleyici değil, ama yine de sevdim. Şirketler düzeninin koruyucusu Keira, karizmatik kişilik, teknolojiyle donatılmış olması onu güçlü gösteriyor tabi duruşuyla da. Aeon Flux'ta da Charlize Theron'a duruşuyla bakışıyla karizmatik kişilik kazandırmışlardı. Bu bilim kurgularında teknolojik ya da başka detaylarla gücü karizmayı kullanmak önemli etmen.

Üniversitelerde eğitim artık online olsa..

Üniversitelerde hatta her aşamada okullarda her dönem aynı şey anlatılıyor, bu aynı şeyleri bir kere videoya çekse hocalar, öğrenciler de istedikleri zaman bunları dinlese.. Okullara sadece konuyu tartışmaya, anlamadıklarımızı sormaya gitsek.. Hem sohbet havasında olurdu hem de çok verimli olurdu ya Hem öğretmenler için o vakit boşuna olmazdı, başka çalışmalar yapabilirlerdi; çünkü tekrar tekrar aynı şeyi anlatmak için zaman harcamayacaklardı. Öğrenciler için de istedikleri zaman dinleme fırsatı..Mükemmel olurdu!

Parenthood

Son zamanlarda yine severek izlediğimiz bir aile dizisi.. Zaten böyle ailelerin yer aldığı destekleyici dizileri küçüklüğümden beri sevmişimdir. Eskiden de 7th Heaven vardı, o da çok güzeldi. Onda daha fazla doğruyu yapmaya yönelik bir misyon vardı. Bu dizi ise daha modern ona göre. ama yine de güzel hayallerden, örnek ailelerden de vazgeçmemiş; dağılmış gibi görünen aileleri gösterirken de.

Kış Bahçesi

Kapak resmi çok hoşuma gitmişti. Bana Küçük Kadınlar'ı hatırlatmıştı ama pek ilgisi yok. Anne-kız ilişkilerinden giriyor ama sonrası daha farklı.. Aşk var, zorluklar, sevgi var, kendini cezalandırma duyguları var Savaş döneminde yaşanan zorluklar var Açlık ve üşüme duygularını hissederek okudum. Kitabın içine aldı beni. İrfan Orga'nın "Bir Türk Ailesinin Öyküsü" kitabında da savaş dönemindeki açlık kavurucu etkisiyle iyi anlatılmıştı, bu kitapta da onu hatırladım Bana öğrettiği şeyler: Savaşta halkın yaşadığı zorluklar, aşkın ve çocukların kaybı.. düşündüren şeyler: Aşık olduğun kocan ve sonra evlendiğin sevdiğin kocan..ve ikisinden de olan çocukların..sevdiğin kocaya haksızlık oluyor ama gerçek..bilmem..weird duygular :I

The HELP

İyi film. Zenci hizmetçilere yapılan haksızlıkları anlatıyor Umut verici diliyle.. Her şekilde gerçekleri söylemeye özendiriyor Cesaret veriyor Cesaret verirken de gerçekleri üstlenmenin verdiği yükleri de gözardı etmiyor. Sevdim.

Northern Exposure, my favorite dizi! :)

En sevdiğim dizi. Felsefesi var, geliştiriciliği var, birileri düşünmüş ve iyi iş çıkarmış. Umut var, iyi yönde yol gösterme var. Çeşitlilikleri kabul etme var Belki arkasında başka enjekte edilmek istenen düşünceler vardır ama ama... İyi diziydi.. Altı sezonu da izledim ara ara gelir bazı öyküleri ve bana yol gösterir. Hep yazmak istedim karakterleriyle falan ama olmadı, 6 sezonu bitireli baya oldu ve erteledim durdum Şimdi en azından sevdiğim dizi olduğunu yazıyorum:)

Don't steal my hope!

The Big C'de bir bölümde geçiyordu bu söylem. Hoşuma gitti, insanın elinde sadece bir umudu varsa, onu almamalı. Hayal dünyasında yaşıyorsa, belki gerekebilir ama mutlu olduğu, gururlandığını ya da umut ettiğini almamalı elinden. Bunun mantıksal olarak tam doğru olduğunu söyleyemem ama alt beyinsel olarak beğendim

Hart of Dixie

 Sıcak ve sevgi dolu  Kasaba Dizisi ki ben çok seviyorum kasaba dizilerini.  Konu olarak falan basit ama insanların hikayeleriyle güzelleşiyor.  Saçma yanları da var, sadece enstantane olması için yapılmış bölümler de var ama her şeye rağmen sıcak ve bu beni çok mutlu ediyor.

Küçük Mucizeler Dükkanı

Kanserden kurtulmuş bir kızın öyküsü...Örgü örmeyi çok seviyor ve kendine küçük bir dükkan açıyor ve insanlara örgü örmeyi öğretiyor. Bunu gerçekleştirirken, insanlarla tanışıyor, onların basit ve sıcak öyküleriyle hayata daha normal ve mutlu bakmaya sebep oluyor, en azından bende öyle oldu. Romantik komedi ve diğer film türleriyle karşılaştırma gibi..Sıcak bir kitap..

Fail fast, go forward!

Northern Exposure 6. sezon 18. bölümünde, Ruth Anne kasabayla ilgili ulusal radyoya öyküler yazıyordu. İlk öyküsü çok başarılı oldu, insanların ondan beklentileri arttı ve korkmaya başladı, radyoya çıkmak istemedi. Sonra Ed (Şaman,Yerli,Bilge), kendi yaşadıklarından edindiği dersi anlattı: "That good reviews can be more damaging than bad ones." "Don't take yourself too seriously." "And get your second project done as quickly as possible so you can move on to your third."

Bi Bang SHELDON

Big Bang Theory'deki Sheldon harika ya! Takıntılı hallerini çok seviyorum. Onu izleyince, takıntılı haller normalleşiyor, hayat kolaylaşıyor sanki. Bir de arkadaşlarının onu hem kollaması, olduğu gibi kabul etmesi ve dalgalarını geçmeleri de çok komik oluyor :) Sheldon kuşlardan çok korkuyordu. (5. sezon 9. bölüm) Pencerenin yanına bile yaklaşamıyordu, çeşitli deneyler yapıyordu onu pencerenin önünden uzaklaştırabilmek için ama olmuyordu.Sonunda  üzerine gidiyor korkusunun ve sonra da o kuşa bağlanıyor, çok seviyor. Bu sefer de kayıp ilanları asıyor:) Kendime benzettim hallerini. Sheldon iyi ki var :)

Competitive Market Worked Problems

Özellikle ikinci problemin benzeri Marka Uzman Yardımcılığı Sınavında (2012 ) çıkmıştır Problem 1  P Suppose a competitive firm's cost information is as shown in the table below. Its total fixed cost is $9.00.                            Output Marginal Cost Average Variable Cost Average Total Cost 0 1 $ 8.00 $8.00 $17.00 2 7.00 7.50 12.00 3 6.00 7.00 10.00 4 5.00 6.50 8.75 5 6.00 6.40 8.20 6 7.00 6.50 8.00 7 8.00 6.71 8.00 8 9.00 7.00 8.13 9 10.00 7.33 8.33 10 11.00 7.70 8.60 Suppose the firm sells its output at a price of $9.10. What is the firm's marginal revenue (MR)? Compare MR to marginal cost (MC) to determine the firm’s profit maximizing (loss-minimizing) output level. Be sure to check whether or not the firm should shut down. What is the firm's per-unit profit (loss) at this output level? What is the firm's total profit (loss) at this output level? Repeat parts a. ...

KAYIP GÜL 2 Ölümsüz Kalp

Kayıp Gül 2, kitabında Diana'nın çocukluğunda yaşadığı Kalbine Yolculuk anlatılıyor. Kitabın ilkinde, Diana'nın genç hali vardı ; ikincisinde çocukluğuyla devam etmesi enteresan olmuş. Biraz masal tadında olmuş. İlk kitabı okumadan bununla başlasaydım, büyük ihtimalle ikincisini almazdım ama içindeki Ölümsüz Ruhlarla simgelenen isimler, insanın kendiyle yüzleşmesi gibi fikirler güzel, tasavvufi ve hayatın hem içinden hem masalsı hem daha kolay anlaşılır.. Kolay okudum, ama ruhumda Kayıp Gül 1 kadar uzun süreli bir etki  bırakmadı.

Pasta

Pasta, tam böyle iş hayatıyla ilgili filmler, diziler ararken karşıma çıktı ama böyle harika bir dizi olacağını tahmin edememiştim Bu diziyle birlikte, mükemmellik için, daha iyi iş çıkarmak için bağrış çığrışa da katlanılabilir olgusu gelişti bende. İş hayatının tüm hayatı etkilediğini, iyi ve kaliteli iş için cidden emek göstermek gerektiğini anladım.   Türk dizilerinde en çok işlenen konu, çirkin kız güzel kıza dönüşür ya da yalan dolanlarla ilgili aşk ilişkileridir. Herhangi bir mesleğin inceliklerini gösteren veya gösteremese de hissettiren , iyi çalışılmış bir çalışma görmek çok zordur ki; benim karşıma hiç gelmedi. O yüzden PASTA şu ana kadar izlediğim en iyi dizilerden. Kendi kategorisinde en iyisi..      Duygusal anlamda da duyguları insanı yormadan anlatan bir diziydi. Duygularla ilgili ve bu dizinin içeriğinde beğendiğim notlarımı da daha sonra paylaşacağIm :)

49 Days

Ji Hyun kaza geçirir ve hastaneye kaldırılır. Ruhuna bir seçenek sunulur, 49 gün içinde onu seven 3 kişinin gözyaşını (Onu gerçekten seven insanların onun için akıttığı gözyaşı, akrabalar dahil değildir) toplarsa, kurtulacaktır ancak şartlar vardır: Kimseye söylemeyecek Ji Hyun olduğunu, başkasının bedenini o beden uyurken kullanacaktır. Fikir çok güzel. Sürükleyici gitmedi benim açımdan,çünkü Türk dizilerine benzeyen yavaşlığı içeriyordu ama Kore dizilerindeki duyguları yormadan ve içtenlikle gösterme bu dizide de vardı ve sevdim. Ordaki insanları da sevdim:  Sevdiğini kaybetmiş  Lee-Kyung'un boşlukta, yaşamayı istemeyecek acıda olan halini, bakışlarını..(Bana asıl öyle haldekiler gerçek gelir.) Scheduler denen ruh bekçisinin önceleri neşeli halini ve sonra acısını hatırlayıncaki o daha gerçekçi ve hisli yüzünü.. Hang Kang'ın sevgisini, sevgisini gösteriş biçimini, düşünceli ve iyi halini..