Ana içeriğe atla

Üniversitelerde eğitim artık online olsa..

Üniversitelerde hatta her aşamada okullarda her dönem aynı şey anlatılıyor, bu aynı şeyleri bir kere videoya çekse hocalar, öğrenciler de istedikleri zaman bunları dinlese..
Okullara sadece konuyu tartışmaya, anlamadıklarımızı sormaya gitsek..
Hem sohbet havasında olurdu hem de çok verimli olurdu ya
Hem öğretmenler için o vakit boşuna olmazdı, başka çalışmalar yapabilirlerdi; çünkü tekrar tekrar aynı şeyi anlatmak için zaman harcamayacaklardı.
Öğrenciler için de istedikleri zaman dinleme fırsatı..Mükemmel olurdu!

Çoğu zaman öylesine gitmişimdir okula, sözel ağırlıklı şeyleri dinleyememişimdir; tarih dersini lise ikideki hocama kadar hiç dinlemedim ya, tarihten öğrendiğim bir kaç şeyi anca zorla okuduğum kitaplardan, o da sınav için öğrenmişimdir.

Tüm okul hayatım boyunca o kadar boş zaman geçti ki okulda verimsizce. Oysa istediğim zaman ders dinleme özgürlüğüm olsaydı.. çok güzel olabilirdi...Çünkü bir kere herkes aynı saatte aynı zihin açıklığında olmuyor, belki o saatte binbir türlü derdi oluyor ya da o an hayallere dalıyor, ordan gitmek istiyor ama gidemiyor.Bazen o hocadan o dersi dinlemek istemiyorsun, bir şekilde frekans tutmuyor, onun anlatım biçimi sana uymuyor.

Gelişme var bu konuda Türkiye'de bir kaç bölümde online eğitim var.İnşallah tüm üniversitelere yayılır ve insanlar da verimli eğitime kolayca erişir.

Maliyetler de düşer, belki başka sektörler bundan etkilenir ama yeni sektörler doğar



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gelişebileceğinize İnanmanın Gücü – Carol Dweck [TED]

Küçükken derslerden hep en iyi notu almaya çalışanlardım. Bu yüzden de öğrenme sürecini atlayarak, nota odaklanmış oldum ama hırslı, en yüksek notu almak için her türlü yolu deneyenlerden değildim. Sadece en yüksek notu almayınca, kendimi başarısız hissederdim. Üzülürdüm. Aptal hissederdim. Üniversite sınavında da istediğim puanları alamadığım da, ki aslında güzel puan almıştım şu an değerlendirdiğimde, bıraktım. Sonrasında egosu yüksek bir manyakla yılımı geçirdim. Daha da ezikleştim ve kendi kendime yaşayamayacak duruma geldim. Ancak terk edildikten sonra, aslında hayatım biraz daha anlam kazanmaya başladı. Terk edilme sürecimi daha sonra yazacağım. Biraz daha kendime önem verdim, yılalr sonunda değerli olduğumu düşünmeye başladım. Yukarıdaki Carol Dweck'i dinleyince de, gerçekten de sürecin önemini görüyorum. Hata yapmaktan deli gibi korkan ben, kendi hazinelerimi kullanmayı bilememiştir. Çünkü zamanında benim için en iyisi olmayacaksan bir şey olmanın bir anlamı yoktu. Oys...

Hart of Dixie

 Sıcak ve sevgi dolu  Kasaba Dizisi ki ben çok seviyorum kasaba dizilerini.  Konu olarak falan basit ama insanların hikayeleriyle güzelleşiyor.  Saçma yanları da var, sadece enstantane olması için yapılmış bölümler de var ama her şeye rağmen sıcak ve bu beni çok mutlu ediyor.

Fail fast, go forward!

Northern Exposure 6. sezon 18. bölümünde, Ruth Anne kasabayla ilgili ulusal radyoya öyküler yazıyordu. İlk öyküsü çok başarılı oldu, insanların ondan beklentileri arttı ve korkmaya başladı, radyoya çıkmak istemedi. Sonra Ed (Şaman,Yerli,Bilge), kendi yaşadıklarından edindiği dersi anlattı: "That good reviews can be more damaging than bad ones." "Don't take yourself too seriously." "And get your second project done as quickly as possible so you can move on to your third."