Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ariette'nin yolculuğu

Ariette’nin yolculuğu gezegenleri merakıyla başlamıştı. İlk yolculuğu kırmızı gezegene gerçekleşti. İlk ayak bastığında müthiş huzurla doldu içi, sıcacık zemine uzandı. Uyudu. Uyurken rüyalar görüyordu, rüyalar görürken geliştiğini hissediyordu. Bazen kabus görse de, cennetteymiş hissiyle güzel kokular ve güzel duyguların içinde dans ediyordu. Kabuslarından biri çok içine işlemişti. Kırmızı gezegenin her yanından sıcak dalgalar geliyor ve Ariette’nin yönetemeyecek şekilde bunalmasına sebep oluyordu ve bu sıcak dalgalar sanki onu bu gezegenden sürükleyip boşluğa atmaya çalışıyordu. Aniden uyandı ve kırmızı gezegende olduğunu görünce içi rahatladı. Burayı seviyordu, huzurluydu, güvendeymiş gibi hissediyordu. Zaman geçtikçe, bu gezegende meydana gelen olayları yöneten birinin olduğu fikri içine düştü. Olaylar her an değişebiliyordu ancak sanki yönetebilir tondaydı. Gezegenin sahibinin varlığından emin olmak için bedeninden sinyaller göndermeye karar verdi, belki cevap alabilirdi...
En son yayınlar

Gelişebileceğinize İnanmanın Gücü – Carol Dweck [TED]

Küçükken derslerden hep en iyi notu almaya çalışanlardım. Bu yüzden de öğrenme sürecini atlayarak, nota odaklanmış oldum ama hırslı, en yüksek notu almak için her türlü yolu deneyenlerden değildim. Sadece en yüksek notu almayınca, kendimi başarısız hissederdim. Üzülürdüm. Aptal hissederdim. Üniversite sınavında da istediğim puanları alamadığım da, ki aslında güzel puan almıştım şu an değerlendirdiğimde, bıraktım. Sonrasında egosu yüksek bir manyakla yılımı geçirdim. Daha da ezikleştim ve kendi kendime yaşayamayacak duruma geldim. Ancak terk edildikten sonra, aslında hayatım biraz daha anlam kazanmaya başladı. Terk edilme sürecimi daha sonra yazacağım. Biraz daha kendime önem verdim, yılalr sonunda değerli olduğumu düşünmeye başladım. Yukarıdaki Carol Dweck'i dinleyince de, gerçekten de sürecin önemini görüyorum. Hata yapmaktan deli gibi korkan ben, kendi hazinelerimi kullanmayı bilememiştir. Çünkü zamanında benim için en iyisi olmayacaksan bir şey olmanın bir anlamı yoktu. Oys...

Yönetici çözüm odaklı olmalı, stres yönetiminde başarılı olmalı

Başlıktan da anlatılacağı üzere yöneticilerimizden bahsedeceğim ve şirketimizin tutumundan. İş yerinde oldukça yoğun çalışırız genelde. Kendi adıma robot gibi çalışırım, konuşmadan, bitirmeye odaklı bir şekilde, elimden geldiğince de özenli çalışırım. Nerdeyse olan bütün enerjimi veririm, eve gelince de hiç halim kalmaz. Kısa mesafe koşucusu gibi hareket ederim, tüm enerjimi verdiğim için uzun saatler çalışamam, dinlenmem gerekir. Zaten çalışmak yaşamımın amacı değildir, araçtır benim için. Önce bugünkü olayı anlatayım. Bugün baya sorunlar çıktı. Başka kurumlar da , kendi hatalarını geç bildirdiler. Tabi koşturmaca falan. Bir üstümüz de telaşlandı ve o diğer kuruma kızıyoruz, son anda sıkıntı çıkıyor diye. İki üstümüz geldi, bir anda sesi yükseldi, "Başkalarına kızacağımıza kendimize bakmamız lazım, Neyse şimdi konuşmayayım çarşamba günü konuşacağım çünkü bir şeyler söylersem kötü şeyler söyleyeceğim " dedi. İş yerinde de nispeten yeni olduğumuz için, bu yöneticinin d...

Bağımsızlık

İş hayatında bağımsızlık istiyorum. Kölelik olmadan yaşamak istiyorum. Kültürümüzden midir, insan olmanın gerektirdiği bir şey midir, hep birbirimizi buna itiyoruz, köleliğe. Gerçi bazı insanlar bunu o kadar takmıyorlar, herhalde takanların başka işler yapması gerekiyor. Bu da insansı farklılığımız.

İlk 50 oyununu bir an önce kaybet!

Bir ictenchan.wordpress.com blogunda  okudum. Go oyunu için bir atasözü varmış:  "İlk 50 oyununu bir an önce kaybet!" Özellikle hemen vazgeçenler için çok güzel bir atasözü. Küçükken fazla oyun oynamamış, spor oyunlarını bile fazla öğrenmemiş biri olarak, hayatımda çok sık yaptığım hatalardan bu. Bırakıyorum, sanki her şeyi baştan mükemmel yapmam gerekiyormuş gibi. Oysa hayatın ipucularından "çalışmak,kaybetmek, yine çalışmak" . Kaybetmeyi baştan kabullenip, hızlıca kaybetme aşamalarını geçmek.. Böylece hedefe daha kısa sürede ulaşılır. (Bu kavramın benzerini "fail fast, go forward" yazımda da yazmıştım ) Masa tenisini 26 yaşında öğrenmeye başlayan biri olarak, ilk başlardaki yenilgilerime taksaydım, ki hala yeniliyorum, arkadaşlarla harika geçen o zamanı hiç yaşamamış olacaktım. Çok büyük kayıp olacaktı.

Suits

İş dünyasından dizileri severim, öğretici yanları çok olur. Bu dizi de onlardan biri. Davalar, avukatlar, hukuk dünyası.. Gerçeği ne kadar yansıttığını bilmiyorum ama hiç anlamadan dizi bitiyor, sevdiğimi ya da sıkıldığımı düşünmeme fırsat bile vermeden Avukatlardan birinin profesyonel birinin çaylak oluşu ve profesyonelin duygusuz gibi görünmesine rağmen, nadiren asistanını gizliden koruma çabalarını izlemek hoş oluyor

Empati_ Adam FAWER

Duyguların hissedilişi, dokunma, koku, işitme biçimleriyle.. Duyguların kontrolü Hisler Hayatın bilinmeyen gerçekleri her ne kadar kurgu boyutunda anlatılmış olsa da.. Enteresandı, havada uçuyormuş hissinde okudum. Elijah ve Winter'ın, Laszlo'nun öyküsünü çok severek okudum Elijah'ın dokunma fobisi, insanların içinde gezinememesi Winter'ın kemanını dinleyenlerin ona aşık olması Hayatta kaybolduklarını düşünen insanlar.. Böyle romanlarda sevdiğimiz fobili farklı karakterleri normal hayatta pek kabullenemediğimizi düşündürdü bana şimdi